Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Kötülenecek biri varsa…
28.02.2010

Abdullah-ı Dehlevi "rahime-hullahü teâlâ", kâmil bir mürşit olup, insanların kalbine nur ve feyiz veriyordu.

Yanında dünya kelamı konuşmaya izin vermez, hele gıybet eden olursa anında susturur, bununla da kalmaz;
- Kötülenecek biri varsa, o benim, buyururdu.

Sohbetlerinde;
- Gıybet büyük günahtır, cezası da çok ağırdır, derdi sık sık.

Bir gün Sultan'ın gıybetini yaptılar huzurunda.
O gün de oruçluydu mübarek zat.

O gıybeti yapana;
- Bu gün oruçluydum, ama sevabı gitti, buyurdu.

O kimse hayret edip;
- Ama efendim, siz kimseyi gıybet etmediniz ki, dedi.

Cevabında;
- Evet ama, gıybeti dinledim. Dinleyen de gıybet günahına ortaktır, buyurdu.

MELEKLER İMRENİR

Bir gün de bir sevdiği;
- Dinimizde ilim öğrenmenin yeri nedir efendim? diye sordu bu zata.

Cevabında;
- İlim öğrenmek için evinden çıkan kimseye, melekler imrenir. Hatta gelip, o kimsenin ayakları altına kanatlarını sererler. Denizdeki balıklar, karadaki hayvanlar, havadaki kuşlar, onun için hayır dua ederler, buyurdu.

Sordular:
- Ya ilim öğretmeye giderse efendim?
- Onlar, iki misli dua alırlar. Bir kimseye dinden bir husus öğretmek, yüz ömre sevabından daha çoktur.

ŞU İNSAN NE GARİPTİR

Bir gün de nasihat istediler bu zattan.

Cevaben;
- Kardeşlerim, şu insanoğlu ne gariptir ki, gündüz denince geceyi, beyaz denince siyahı hatırlar da, hayat denince ölümü, Cennet denince de Cehennemi hatırlamaz, buyurdu.


www.gonulsultanlari.com