Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Halid herşeyi götürdü
17.03.2010

Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri, hocası Abdullah-ı Dehlevi hazretlerinin himmetiyle yetişip kemale gelmişti.

Üstadı, kendisine icazet verip;
- Ey Halid! Şimdi memleketine dön. Sen de bu nurları, Hak âşıklarını kalbine sal, buyurdu.

Mevlana Halid hazretleri;
- Efendim, bizim diyarda öyle âlimler var ki, pek fazla itibar ve şöhret sahibidirler. Hatta diğer âlimler de onlara saygılıdırlar. Ben bu işe kalkışırsam, halk beni kabul etmez, serzeniş yaparlar, diye arzetti.

Üstadı cevabında;
- Ey Halid! Sen oraya gidince, vaziyet değişir. Görürsün ki, herkes gelip ayağının tozuna yüz sürer, o itibarlı dediğin âlimler de sana hizmetçi olurlar, buyurdu.

Sonra, bütün talebe ve ahaliyle birlikte uğurladılar kendisini.
Şehirden dört mil kadar yürüyerek.
Ve gözyaşları içinde.

O gidince talebeye dönüp;
- Halid herşeyi aldı, götürdü, buyurdu.
Sonra da bir mektup yazıp gönderdi kendisine.

Mektup şöyle:
- Ey Allah'ın sevgili kulu Mevlana Halid! Esselâmü aleyküm. Tepeden tırnağa kadar kusur içinde olan bu fakire öyle çok nimetler gelir ki, bunların şükrü için ne desem azdır. Zira bu nimetler söze ve yazıya sığmaz. Vücudumun her kılı dile gelse de şükrünün zerresini eda edemezler.

Şöyle devam etti:
- Bu nimetlerin en büyüğü de sizi tanımamdır. Sizinle iftihar ediyorum. Çünkü bu yol, sizinle kuvvetlenip yayılacaktır. Âlem, sizin teveccühlerinize kavuşmakla başka âlem oluyor. Rabbime şükürler olsun.

Şöyle bitirdi:
- Şimdi sizin eliniz, benim elimdir. Sizi görmek, beni görmektir, vesselâm.


www.gonulsultanlari.com