Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Çekemeyenler oldu
18.03.2010
Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri, Delhi'den ayrılıp da büyük bir Veli olarak Bağdat'a döndüğünde, şehrin ileri gelenleri büyük ilgiyle karşıladılar kendisini.
Bir bayram gibi sevinçliydi herkes.
Bir yıl önce oradan ayrılırken;
- Efendim gitmeyin! diye yalvarmışlardı.
Ama şimdi çok sevinçliydiler.
Kavuşmuşlardı hocalarına.
Bir çok Hak âşıkları, Ona koşuyordu.
Zira ilim ve feyiz, Ondan fışkırıyordu.
Ama fesatçılar da eksik değildi.
Mesela Halet Efendi diye bir fesatçı vardı ki, gidip şikâyet etti bu zatı halifeye.
- Sultanım, bu zat devletimiz için çok tehlikelidir. O durdukça saltanat her an yıkılabilir. Zira onbinlerce adamı var. Ortadan kalkmazsa devlet için büyük tehlikedir, dedi.
Zamanın padişahı, Sultan Mahmud Han idi. Hiç itibar etmedi bu sözlere.
Hatta onu azarladı ve;
- Din adamından, devlete zarar gelmez! diyerek kovdu huzurundan.
Halid-i Bağdadi hazretleri bunu işitince, sevinip hayır dua etti padişaha.
YÜZ ŞEHİT SEVABI
Bu zat, gıybet edilmesine müsade etmez, hemen sustururdu.
Bir gün;
- Hocam, gıybet eden olunca hemen susturuyorsunuz. Hikmeti nedir? diye sordular.
Cevabında;
- Gıybet edeni susturana, yüz şehit sevabı veriliyor, buyurdu. Siz de susturun!
- Peki ama nasıl susturacağız?
- Açıkça Sus! diyeceksiniz.
- Bir Sus! demekle mi bu kadar sevap kazanıyoruz?
- Evet. Hem bu kadar sevap alıyor, hem de o Müslümanı günahtan kurtarmış oluyorsunuz.
www.gonulsultanlari.com