Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


İnşallah veririm
25.03.2010

Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri zamanında Hacı Halil Efendi vardı ki, Padişahın hususi hizmetlerini yapardı.

Bu kişi, bir gün sultandan izin alıp, Hac yolculuğu'na çıktı İstanbul'dan.
Üsküdar'a geçince, biri çıktı karşısına.

- Hayrola Halil Efendi, nereye böyle?
- Kısmetse Beytullaha gidiyorum.

Cebinden bir mektup çıkarıp uzattı:
- Halil Efendi, şu mektubu Şam şehrine varınca, Mevlana Halid hazretlerine takdim eder misin, diye rica etti.

Halil Efendi mektubu alıp;
- Olur, inşallah veririm, dedi.

Ve devam etti yoluna.
Şam'a varınca, sultanın selâmını söyleyip valinin konağına yerleşti.

Mevlana Halid
hazretleri de o akşam hizmetçisine;
- Hazırlan, valiye gideceğiz, buyurdu.

Ve birlikte çıkıp gittiler.
Halil Efendi de oradaydı. Fakat Üsküdar'da aldığı emanet mektubu unutmuştu tamamen. O mektubu vermeyince, Mevlana Halid hazretleri hatırlatmak mecburiyetinde kaldı ve;
- Yanınızda, bize teslim edecek bir emanet olsa gerek, buyurdu.

- Hayır efendim, bende size verecek bir emanet yoktur.
- Olacak. Bir bakın cebinize. Üsküdar'da birisi vermişti onu size.

O zaman hatırladı ve çıkarıp takdim etti hemen.
Ama çok mahcup olmuştu.
Hacdan sonra İstanbul'a avdet edip, Üsküdar'a varınca, aynı kimse çıktı yolunun üzerine ve sordu:

- Mektubumu verebildin mi o büyük Veli'ye?
- Evet verdim.

- Hangi gün, hangi saatte verdin?
- Şu gün, şu saatte teslim ettim.

Dedi ki:
- Doğru, ben de tam o gün ve o saatte kurtuldum o sıkıntıdan.


www.gonulsultanlari.com