Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Eğer şunu yaparsan…
6.04.2010
Zünnun-i Mısri "rahime-hullahü teâlâ", çok ibadet yapar, nefsinin tek bir arzusunu yapmazdı.
O yerin, sirbaç diye bir mahalli yemeği vardı ki, çok sevilen bir yemekti o yörede.
Onu ne zaman yemek istese, kendi kendine; "Ey nefsim, eğer şunu yaparsan, onu sana yediririm" der ve o hayırlı işi yaptırırdı nefsine.
Bir gün nefsi bu yemeği istemişti yine.
O zaman da;
- Ey nefsim, Kur'ân-ı kerimi bir defa hatmet, yedireyim onu sana, dedi.
Ve başladı okumaya.
Hatimi bitirince yedi o yemeği.
KUŞLAR GÖLGE YAPTILAR
Zünnun-i Mısri hazretleri vefat edince, cenazesinde onbinlerce cemaat toplandı.
O gün de aşırı sıcak bir gündü.
cenaze taşımakta meşakkat olacaktı.
Namazı kılınıp da cenaze omuzlara alınınca, birden bire büyük gurup halinde bir kuşlar peyda oldu havada.
Birlikte uçarak cemaatin üstüne geldiler ve yol boyunca sıcaktan korudular onları. Yani kanatlarını açıp ve yan yana uçarak gölgelik ettiler onbinlerce insana.
Ertesi gün kabrini ziyarete gelenler,
nurdan bir yazı gördüler kabrin üzerinde.
İnsanoğlunun yazısına benzemiyordu.
Her okuyan, şaşırıyordu hayretten.
Zira kabir üzerinde; "Zünnun, Allah'ın Evliyası ve dostudur. O, Rabbinin sevgisiyle canını feda etmiştir" yazıyordu.
O vefat edince bazı büyük âlimler, Resul-i mücteba'yı rüyalarında gördüler.
Şöyle ki;
Resulullah Efendimiz "aleyhissalâtü vesselâm", eshabtan birkaç kişiyle otururken; (Siz, Hak âşığı Zünnunu tanıyor musunuz? O şimdi bize geliyor, kalkın Onu karşılayalım) buyurmuştu onlara.
www.gonulsultanlari.com