Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Güzellikle gönder
13.04.2010

Seyyid Ahmed Bedevi hazretleri zamanında, zâlim bir vali vardı.
Bu zâlim, bu zatın talebesinden Şeyh Rekin'e bir adamını gönderip;
- Bu diyarda, yalnız sende zahire varmış. Gönderdiğim adamla bana bol miktarda gönder, dedi.

Ardından da;
- Güzellikle gönder. Beni zorla almaya mecbur etme! diye de tehdit etti.

Şeyh Rekin ne yapsın?
Hocasına arzetti meseleyi.

Büyük Veli;
- O valiye, "Hiç zahirem yok. Hatta tek bir buğday tanesi bile kalmadı" de buyurdu.
- Peki efendim, deyip çıktı.

Az sonra valinin adamı geldi:
- Valinin emri. Şu kadar buğday vereceksin bana!
- Malesef, hiç zahirem kalmadı.

Adam inanmayıp;
- Aç anbarı, göster! dedi.

Şeyh Rekin açtı anbarı.
Adam içeri girip baktı dört bir yana.
Tek bir buğday tanesi bile göremedi.
Sinirli sinirli çıkıp gitti.
Halbuki ağzına kadar buğday doluydu anbar.

BİR ŞEYE KAVUŞAN…

Bu zat, bir gün talebelerine;
- Bir şeye kavuşan, her şeye kavuşur. O bir şeye kavuşamayan, hiçbir şeye kavuşamaz. O bir şeye biz kavuştuk, buyurdu.

Çocuklar sordu:
- Biz neye kavuştuk hocam?
- Ehl-i sünnet âlimlerine. Onların sayesinde hak nedir, bâtıl nedir, onu öğrendik.

- Bu, o kadar zor mu ki efendim?
- Elbette. Dünyada en zor iş budur. Peygamber Efendimiz "aleyhissalâtü vesselâm" bile; Yâ Rabbî, bana hakkı hak olarak, bâtılı da bâtıl olarak bilmeyi nasib eyle diye dua ederlermiş.


www.gonulsultanlari.com