Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Hangi yemeği istiyorsun?
3.05.2010

Abdurrahim İstahri hazretleri, bir ramazanda Abadan'a gitmişti. Onu gören herkes, iftar için yemek getirdiler kendisine.
Ancak sabah olunca, yemeklerin hiçbirine el sürmediğini gördüler.

Bu hali görünce;
- Bu zat bir Allah adamı, dediler birbirlerine.

O bunu hissedince, terk etti Abadan'ı.
Ve Sehl-i Tüsteri hazretlerinin memleketine gidip, kavuştu bu büyük Veli'nin sohbetine.

Sehl-i Tüsteri hazretleri ona;
- Nasıl yemek istiyorsan hazırlasınlar, buyurdu.

Cevaben;
- Öyleyse ekşili olsun, dedi.

İstediği gibi pişirip arzettiler.
İftarı beklerken, kapı önünde bir ihtiyar kimse gördü.
Bir lokma bile yemeden, çömleği verdi o ihtiyara.

Sadece su ile iftar yaptı o gün.
Yarınki oruç için de niyet etti tekrar.
Üç gün üstü üste böyle oldu.
Üçünde de getirilen yemeği ikram etti başkalarına.

DİN KİMDEN ÖĞRENİLİR?

Bu zat, bir gün sohbetinde;
- Dinimizden bir kelime öğrenip öğretmek, bin nafile hac'dan daha sevaptır, buyurdu.

Sordular:
- Dinimizi nereden öğrenmeliyiz efendim?
- Ehl-i sünnet âlimlerinden.

- Bu âlimlerin özelliği nedir hocam?
- Onlar sadece nakleder, kendi kafalarından birşey söylemezler.

- Kafasından söyleyen âlimler de var mı ki hocam?
- Elbette. Onlar, din âlimi değil, din hırsızları'dır. Dinini, Ehl-i sünnet âlimlerinden veya onların kitaplarından öğrenenler kurtulacaktır ahirette.


www.gonulsultanlari.com