Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Bir elbisem olsa…
14.05.2010

Abdullah-i Mürteiş hazretleri, keramet sahibi olup, kalbten geçeni anlar ve çok cömertlik yapardı insanlara.

Şöyle ki;
O devirde fakir biri nafile Hac yapmak istiyor, ama parasızlıktan gidemiyordu bir türlü.

Bir gün kalbinden;
"Abdullah-i Mürteiş hazretleri cömert bir Veli'dir. Bana bir yol elbisesi ile onbeş gümüş para verse, bu parayla kova ve ip alır, o elbiseyi de giyer Beytullah'a giderim" diye düşündü.

Tam o anda kapısı çalındı.
Koşup açtığında, bu büyük Veli'yi gördü eşikte.
Çok şaşırdı.

Zira birkaç saniye evvel Onu düşünüyordu.
Elinde, bir paketle, bir kese vardı bu zatın.

Önce paketi uzatıp;
- Bunun içinde bir elbise var. Hacca gitmek istersen bunu giyip gidersin diye düşündüm, buyurdu.

Sonra da keseyi uzattı:
- Bunda da onbeş gümüş para var. Kova ve ip alırsın, Hac yolunda lazım olur.

Ve ayrılıp gitti.
Fakir gözyaşlarıyla dua ediyordu arkasından.

SIRATTAN GEÇMEK

Bir gün bazı sevdikleri;
- Efendim, Sırat köprüsünden rahat geçebilmek neye bağlıdır? diye sordular.

Cevabında;
- İslâmiyete uymaya bağlıdır, buyurdu. Dünyada İslâma uymakta kılı kırk yararcasına titiz davrananlara, Sırat köprüsü o nisbette geniş ve rahat olacaktır.

- Ya aksi olursa hocam?
- Aksine gevşek, sorumsuz ve geniş davrananlara da o nisbette dar ve sıkıntılı olacaktır.
>


www.gonulsultanlari.com