Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Hocanız nerdedir?
24.05.2010

Kadib-ül ban "rahime-hullahü teâlâ" zamanında bir kimse vardı ki, yanında pehlivanlar gezdirir, bunları güreştirip nam yapardı.

Yanında, kırk pehlivan vardı ki, bunları güreşte yenen kimse çıkmamıştı.
Bu kişi bir gün Kadib-ül ban hazretlerinin memleketine geldi.

Bu zatın bir talebesine;
- Hocanız nerdedir? diye sordu.

Talebe;
- Falan göle gitmiştir, dedi.

O dediği göle yaklaşınca, Kadib-ül ban hazretlerini, gölün ortasında bağdaş kurmuş oturuyor görüp;
- Ey Kadib-ül ban! Benim yanımda kırk pehlivan var ki, bunları yenebilen bir kimse çıkmadı bu güne kadar. İsterim ki senin talebelerle de güreşsinler! diye seslendi.

Mübarek zat, oturduğu yerden;
- Benim talebelerimden çok zayıf, ufak tefek bir çocuk var. Git o çelimsiz çocuğa benden selâm söyle. Senin pehlivanlarla güreş tutsun, buyurdu.

Adam, gururla geldi medreseye.
O zayıf talebeyi görüp, hocasının sözünü nakletti kendisine.

Çocuk, hocasının emrini alır almaz,
- Emirleri baş göz üstüne, dedi.

Bir taraftan da;
"Ben ömrümde hiç güreşmedim. Madem ki hocam emretmiş, öyleyse bir hikmeti vardır" diyordu.

Çıktı er meydanına.
Sanki kırk yıllık yağlı güreş pehlivanıydı.
O kırk pehlivanın herbirini, bir hamlede tutup, sırt üstü yere serdi.

Az sonra Kadib-ül ban hazretleri gelip;
- Ne oldu? diye sordu mağrur adama.

Ama konuşacak hali yoktu zavallının.
Çarpılmıştı sanki.

Büyük Veli ona bakıp;
- Evliya himmeti dağı bile devirir. Senin pehlivanların ne ki, buyurdu.
Adam acele terketti bu havaliyi.


www.gonulsultanlari.com