Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Behlül'e söyle, işimize karışmasın!
6.06.2010

Behlül Dânâ hazretleri, şehirde dolaşıp, rastladığı kimselere nasihat ediyor, yanlış iş yapanları görürse, îkaz ediyordu.
Bu hâl, çoklarının hoşuna gitse de rahatsız olanlar da vardı.

Bunlardan birkaçı Halîfeye gidip;
- Behlül'e söyleyin, işimize karışmasın. Bizim günahımızdan ona ne. Her koyun, kendi bacağından asılır, dediler.

Harun Reşid, hazret-i Behlül'ü saraya çağırıp;
- Ey Behlül, halk senden şikâyetçi, dedi.

Hazret-i Behlül sordu:
- Ne diyorlar?

- İşimize karışmasın. Her koyun, kendi bacağından asılır, diyorlar.
- Pekâlâ, deyip çıktı saraydan.

Bir kaç koyun alıp, kesti onları.
Ve bacaklarından astı herbirini bir sokağın başında.

İnsanlar bunu görüp;
- Ne olacak, deli işte! dediler.

Fakat, birkaç gün sonra etler kokmaya başlayınca iş değişti.
Pis koku, giderek dayanılmaz hâl aldı artık.
Öyle ki, kötü kokudan insanlar nefes alamaz hale gelmişlerdi.

Hatta kokudan mahallede durulmaz olmuştu ki, halîfeye koştular yine.
- Ey halîfe, Behlül'e söyleyiniz. Astığı koyunların kokusundan bizar olduk, dediler.

Harun Reşid, çağırdı hazret-i Behlül'ü.
- Ey Behlül, hak senden şikâyetçi.

- Neden şikâyetçilermiş?
- Köşe başlarına astığın koyunlardan.

- İyi ama onların dediğini yaptım ben. Her koyunu kendi bacağından astım. Niye şikâyet ediyorlar ki?

- Ama pis kokudan rahatsız olmuşlar.
- Evet, ben de onu anlatmak istedim onlara. Demek ki, bir kötünün zararını, bütün bir mahalle halkı çekermiş. Herhalde anlamışlardır.


www.gonulsultanlari.com