Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Hiç hatırlayamadım
16.06.2010
Habîb-i Acemi hazretlerine bir gün, bir kimse gelip;
- Benim, senden yüz dirhem alacağım var, dedi.
Ve istedi bu parayı.
Mübarek zât cevaben;
- Hiç hatırlayamadım. Yarın gel, bir çâresine bakalım, buyurdu.
Adam gitti.
O gece, iki rekat namaz kılıp; "Yâ ilâhî, bu kimse doğru diyorsa, bu borcu ödemem için bana kolaylık ver. Eğer yalan söylüyorsa, onu sana havale ettim" diye niyazda bulundu.
O sabah, felç oldu adam.
Hazret-i Habîb bunu işitip ziyaretine gitti.
O, bu Velî zâtı görünce;
- Ne olur affet. Nefsime uyup yalan söyledim. Aslında senden alacağım yoktu. Bu cezayı hak ettim, dedi.
Ayrıca;
- Ey Habîb, şifâ için bana duâ eyle, diye yalvardı.
Büyük Velî acıdı yine ona.
- Yâ ilâhî, buna şifâ ver, diye duâ etti.
Adam o anda şifâ buldu.
Ve fırlayıp kalktı ayağa.
Sanki hiç hasta olmamıştı.
ALLAHI SEVMEK İÇİN
Bu zât, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, Allahü teâlâyı sevmek için, O'nun düşmanlarını sevmemek gerekir ki, buna, "hubbu fillah" ve "buğdu fillah" denir, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Kalbiniz Allah'tan başka bir şeye meylederse, hasta demektir, onu tedavi edin.
Sordular:
- Nasıl tedavi edelim efendim?
- Kalbi hasta olmayanlarla beraber olun. Onların sohbetini dinleyin, onların kitaplarını okuyun. Allah sevgisi, Allah adamlarının kalbinde olur. Onlara yakın olanlar da pay alır bu nîmetten.
www.gonulsultanlari.com