Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


O, bizi mahrum bırakmaz
18.06.2010

Habîb-i Acemi "rahime-hullahü teâlâ", Fırat nehri kıyısında bir kulübe yapıp, orada kendini ibâdete vermiş ve bu sebeple evini ihmal etmişti birkaç gün.

Hanımı, bir gün kendisine;
- Ey Habîb, hiç erzakımız kalmadı, dedi.

O, cevap vermeyip;
- Ben çalışmaya gidiyorum, diyerek çıktı evden.


Doğruca kulübesine geldi.
Ve akşama kadar ibâdet etti yine.

Akşam eve gelince;
- Hanım üzülme. Zira öyle bir zâta hizmet ediyorum ki, çok cömert, pek kerîm ve şefkati boldur. Bu gün, Onun hizmetinden hiç ayrılmadım. Bir şey istemeye de utandım, dedi.

Ve ekledi:
- Ama ümit ediyorum ki, O bizi mahrum bırakmaz.

Birkaç gün böyle geçti.
Ve bir akşam, üzgün, mahzun ve mahcup halde eve yaklaşıyordu ki, "nefis yemek kokuları" geldi burnuna.

Kapıyı çalmadan, zevcesi karşıladı.

Neş'eli görünüyordu:
- Efendi, hizmet ettiğin o zât, gerçekten ne kerîm ve ne cömert bir zatmış, dedi sevinçle.

Sordu Hazret-i Habîb:
- Hayrola ne oldu ki?

- Daha ne olsun. Öğle üzeri beyazlar giyinmiş, yüzleri parlayan birileri geldi evimize. Herbiri erzak yüklü çuvalları sırtlamışlar ki, un'dan, tâ et'e kadar, herşey vardı içinde.

- Peki bir şey demediler mi?
- Demez olurlar mı. "Bunları, beyinin hizmet ettiği o zât gönderdi" dediler. Ayrıca; "Habîb hizmetini arttırırsa, biz de onun ücretini arttırırız" diye haber göndermiş o zât. Hakikaten ne kerîm, ne cömert zatmış. Gönderdiği bu erzak, bize aylarca yeter. Aman Habîb, Onun hizmetinden sakın ayrılma. Zira böyle kerîm zât bir daha bulamazsın.


www.gonulsultanlari.com