Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Ne iyi hâli var ki…
23.06.2010

Davud-i Tai "rahime-hullahü teâlâ" zamanında, insanlar gelip, o zamanın âlimlerinden;
- Hazret-i Davud'un ne hâli var ki, ismi dillerde dolaşıyor. Nereye gitsek, herkes Ondan bahsediyor. Halbuki kendisi insanlardan kaçıyor, diye sordular.

Âlimler;
- Bu, her zaman böyledir. Kim kullardan yüz çevirip Rabbine dönerse, öyle şeref bulur ki, kimsenin aklı ermez, dediler.

HIÇKIRARAK AĞLIYORDU

Bir gece, evinin damına çıktı.
Orada günahlarını düşünüp hıçkırarak ağlamaya başladı.
Sonra gökyüzüne bakıp tefekküre daldı.

Allahü teâlânın azametini fikredip bayıldı ve komşunun damına düştü kendi damından.
Gürültüyü duyan adam koştu yukarı.
Zira hırsız var zannetmişti.

Onu görünce sordu:
- Sen mi düştün yâ Davud?
- Evet, ben düşmüşüm.

- Nasıl düştün ki?
- Rabbimi tefekkür ediyordum. Sonra mahşerdeki hâlimi düşünüp dehşete kapıldım. Sonrasını hatırlamıyorum.

YAĞLI YEMEK YER MİSİNİZ?

Bir gün de bazı dostları;
- Zaifsiniz. Size yağlı bir yemek getirsek, yer misiniz efendim? dediler.
- Yerim, buyurdu.

Gerçekten de çok açtı.
Yemeye ihtiyacı vardı.

Ancak yemek gelince değişti fikri.
Yiyemedi. Zira az ilerde oturan yetim ve kimsesizleri hatırlamıştı.

Yemeği getirene;
- Sen bu yemeği, filân evde oturan yetim ve kimsesizlere götür. Onlar yesinler, buyurdu.


www.gonulsultanlari.com