Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
İhlâs için bir misal
6.08.2010
Bir gün Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerine bazı sevdikleri;
- Efendim, bize ihlâs hakkında bir misal verir misiniz? dediler.
Şunu anlattı onlara:
Mekke'de bulunurken tıraş olmak üzere bir berbere gittim ve;
- Allah için şu saçımı düzeltir misin, dedim.
O esnada birini tıraş ediyordu ki, o da mevki makam sahibi biriymiş meğer.
Ben böyle söyleyince, o kimseye;
- Efendi, bir zahmet siz kalkın! dedi.
O kalkınca beni oturttu yerine.
Adamın tıraşı yarım kalmış,
canı da sıkılmıştı.
Onu yatıştırmak için;
- Kusura bakma beyim. Allah için bir şey istendiğinde o işi yapmak için acele edilir, dedi.
Ben kalbimden; "Elime para geçerse, getirip bu berbere hediye edeceğim" diye düşündüm.
Ertesi gün, bir kese altın geldi bir yerden.
Götürüp, berbere verdim.
Ancak kabul etmedi ve;
- Kardeşim! Ben sana o iyiliği Allah için yapmıştım. Karşılığını Rabbim kat kat verir, dedi.
EN ZOR ŞEY NEDİR?
Bir gün de cemaatine:
- Dünyada en zor şey nedir, biliyor musunuz? diye sordu.
- Bilmiyoruz efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- En zor şey "Peki" demektir.
- Neye peki demek efendim?
- Tabii ki hak söze. Çünkü nefis, "Peki" demek istemez. Ebû Cehil, Resûlullah Efendimize bir defa "Peki" deseydi, Hazret-i Ömer "radıyallahü teâlâ anh" gibi kıymetli olurdu. Hazret-i Ömer de, eğer "Peki" demeseydi, Ebû Cehil'den daha tehlikeli olurdu.
www.gonulsultanlari.com