Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Elma ve kayısı
16.09.2010

Alî bin Ömer Harbi hazretlerinin sevdiği biri şöyle anlatıyor:
Bu zâtı görmek için evine gittim.
İltifat ederek içeri aldı beni.
Oturup sohbet ettik.

O esnada bir kimse hediye olarak çok miktarda elma ve kayısı getirip takdim etti bu büyük Velî'ye.
Onlardan bana ikrâm etti.

Sonra hepsini bir talebesine verip;
- Bunları fukaraya dağıt! buyurdu.

Az sonra talebe gelince sordu:
- Hepsini dağıttın mı?

- Evet hocam, dağıttım.
- Şimdi rahat ettim, buyurdu.

Çok duygulanmıştım.
Kendi kendime; "Ne cömert insan. Hayâtımda böylesini görmedim" diye geçirdim içimden.

EDEN, KENDİNE EDER

Bir gün de, bu zâta biri gelip;
- Efendim, haksız yere bizi üzenler oluyor. Ne yapalım? diye sordu.

Cevaben;
- Eden, kendine eder, buyurdu.

- Yâni cezasını görür mü efendim?
- Elbette. Yanına kâr kalmaz. Ya kendinden çıkar, ya çocuğundan.

- Ama şimdi saltanat sürüyorlar.
- Bu gün öyle ama yarın ne olacağı belli olmaz. Allahü teâlâ zâlimlere mühlet verir, ama ihmal etmez.

GENÇLİĞİ FIRSAT BİL!

Bir gün de sohbetinde;
- Ey gençler, bu gençliğiniz bir gün biter. Bizim gibi takatten düşmeden önce bu gençliği fırsat bilin ve Allaha kulluk edin, buyurdu.

Ve ekledi:
- Çünkü gencin yaptığı ibâdetin sevabı öyle çoktur ki, haddi hesabı olmaz. İhtiyarlık gelince, güç ve kuvvet azalır. Çok ibâdet yapsa da fazla sevap alamaz.


www.gonulsultanlari.com