Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Günden güne zayıflıyordu
30.09.2010

Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri zamanında bir kadın, yanına küçük oğlunu alıp geldi bu zâtın dergâhına.

Huzuruna çıkarak;
- Efendim! Oğlumu size teslim ediyorum. Eti sizin, kemiği benim, dedi.

Büyük Velî kabul edip;
- Peki bacım, gidebilirsin, buyurdu.

Ve ilk olarak nefisle mücahede emrini verdi çocuğa.
Çocuk az yiyor, az uyuyordu artık.
Ama günden güne zayıflıyordu.
O günlerde annesi geldi dergâha.

Baktı ki, sararmış solmuş.
Deri kemik kalmış yavrucak.
Dikkat etti, arpa ekmeği yiyordu sadece.

Oradan Gavs-ı âzam'ın huzuruna girdi.
Gördü ki tavuk yiyor mübarek zât.
Kısa aklı, bundaki hikmeti anlayamadı.

Sitemli bir eda ile;
- Ey efendim, siz tavuk yiyorsunuz. Benim oğlum kuru ekmek yiyor. Açlıktan ölecek nerdeyse, bu nasıl iş? diye dert yandı.

Büyük Velî, tavuğun kemiklerini bir araya getirip;
- Allah'ın izniyle kalk! buyurdu.

Tavuk dirilip kalktı ânında.
Kadın bunu görünce, utandı öyle söylediğine.

Mübarek zât kadına dönüp;
- Senin oğlun da nefsini ıslah etsin, istediğini yesin, buyurdu.

GIYBETİ DİNLEMEYİN!

Bu zât bir gün sevdiklerine;
- Gıybet yapanı dinlemeyin, hatta susturun. Çünkü gıybet günahı, zina günahından büyüktür, buyurdu.

Sordular:
- Nasıl susturalım efendim?
- Açıkça "Sus!" deyin. Böyle yapana yüz şehit sevabı verilir.

- Yüz şehit sevabı mı efendim?
- Evet. Peygamber Efendimiz öyle buyuruyor.


www.gonulsultanlari.com