Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Bize ziyafet ver!
11.11.2010
Seyyid Ebül Vefa hazretleri, Buhara'da tahsilini bitirip geri dönüyordu ki, arkadaşları kendisine;
- Bize bir ziyafet vermen lazım, dediler.
- Niçin? diye sorunca da;
- Çünkü tahsilini mükemmel yapıp bitirdin. Bunun şerefine bizi memnun etmen lazım, dediler.
Cevaben onlara;
- Memnuniyetle, ama biliyorsunuz ben fakirim. Size ziyafet verecek kadar param yoktur, dedi.
- Biz anlamayız, dediler. Ne yapıp edip bunu yapmalısın bize.
İyi de, nasıl yapacaktı bu işi?
Buhara melikine gidip;
- Sultanım! Ben İmâm-ı Alînin evlâdındanım. Beldenizde tahsilimi bitirip memleketime dönecektim ki, arkadaşlarım benden bir yemek ziyafeti istediler. Bu hususta bana yardım ederseniz çok sevinirim, diye arzetti.
Ancak melik aldırmayıp;
- Doğru söylediğini nereden bileyim? dedi.
Seyyidin kalbi kırılmıştı.
Üzgün ve mahzun olarak çıktı yanından.
Melik, o gece bir rüya gördü.
Şöyle ki, kıyamet kopmuş, hararetten pek fazla susamıştı ki, o esnada Resûlullah Efendimiz'in, ümmetine su dağıttığını gördü.
Önlerine edeble varıp;
- Yâ Resûlallah, ben de senin ümmetindenim. Bana da ihsan et, diye arzetti.
Efendimiz aleyhisselâm hiç oralı olmayıp;
- Doğru söylediğini nereden bileyim? buyurdu.
O anda uyandı melik.
Anlamıştı hatâsını.
Fırlayıp koştu dışarı.
Ebül Vefa hazretlerini bulup;
- Beni affet, dedi.
Ve ona kırk deve yükü mal verdi.
Ama O, hepsini şehrin fakirlerine dağıttı.
www.gonulsultanlari.com