Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Yılan yavrusu
16.11.2010

Seyyid Ebül Vefa hazretlerinin büyüklüğüne, zamanın Sultanı bir türlü inanamıyordu.
İmtihan etmeye kalkıştı yine.

Baş vezirini çağırıp;
- Bir kabın içine bir "yılan yavrusu" koyup, götür Ebül Vefa'ya. Bakalım içindekini bilecek mi? diye emretti.

Baş vezir geldi bu zâtın huzuruna.
Ve elindeki kabı koydu önüne.
Ama hiçbir şey demeden.

Büyük Velî
gözlerini kapayıp açtı ve;
- Dünyanın her yerini taradım. Sadece bir "yılan yavrusu" yoktu yerinde. O da bu kutunun içindedir, buyurdu.

Baş vezir, o anda insafa geldi.
Onu gönülden sevip, talebesi olmakla şereflendi.

Ama Sultanın huzuru kaçtı bunu öğrenince.
"Saltanatım elden gidecek" diye büyük endişeye kapıldı.
Halbuki Ebül Vefa hazretlerinin böyle bir düşüncesi yoktu.

Dünyanın tamamını Ona verselerdi, dönüp de bakmazdı bile.
Ama sultan bilmiyordu bunu.
İnadını sürdürüp, bir imtihana daha tâbi tuttu bu zâtı.

Bir kesenin içine, helâlinden "Yüz dinar" koydu.
Aralarına "On dinar" da haram paralar koyup karıştırdı iyice.
"Eğer gerçekten Velî ise, bu haram dinarları helâl olanlardan ayırsın bakalım" dedi içinden.

Hizmetçi gelip, arzetti o keseyi büyük Velî'ye.
Ve birşey söylemeden oturdu.
Ama O, biliyordu bunları niçin gönderdiğini.

Keseyi önüne döküp, "helâl olan" dinarları tek tek avcuna koydu ve;
- Bunları alıyorum, buyurdu.

Öbürlerini hizmetçiye uzatıp;
- Bunları da sultanına götür, buyurdu.

Ama sultan, inada devam etti.


www.gonulsultanlari.com