Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Kalkıp kalkıp oturuyordu
7.01.2011
İmâm-ı Şâfiî hazretleri rahmetullahi aleyh, bir gün Bağdat câmiinde talebeye ders veriyordu. Lâkin ikide bir kalkıp kalkıp oturuyordu.
Bu hâl fazlaca tekrarlanınca, talebeyi merak sardı. Dersten sonra huzuruna varıp;
- Efendim, ders esnâsında tekrar tekrar kalkıp oturdunuz. Hikmeti neydi? diye sordular.
Büyük İmâm cevabında;
- Bir seyyid çocuk kapı önünde oynuyor ve oyun îcabı sık sık kapı önünden geçiyordu. O çocuğun her geçişinde ayağa kalktım, sonra oturdum, buyurdu.
Ve ilâve etti:
- Bir evlâd-ı Resûl ayaktayken oturmak uygun olmaz.
PARAYA ELİNİ SÜRMEDİ
Bir gün de, bir talebesiyle birlikte câmiden çıktı. Çocuk bâzı şeyler soruyor, O da cevap veriyordu. Bir ara, bir genç elinde bir kese ile İmâm hazretlerine yaklaşıp;
- Efendim filân kişinin size selâmları var. Bu altınları size gönderdi. Kabul etmenizi ricâ ediyor,
dedi.
Büyük İmâm elini keseye sürmeden;
- Peki yavrum, şuraya bırak! buyurdu.
O da keseyi bırakıp geri döndü.
Az sonra, orta yaşlı biri gelip;
- Efendim, ben fakir biriyim. Bir de çocuğumuz oldu. Bebeğimizi sarmaya bir bez alamıyoruz. Allah için yardım edin, diye yalvardı.
İmâm-ı Şâfiî hazretleri o keseyi gösterip;
- Şunu al. İçinde altın varmış. İhtiyacını görürsün, buyurdu.
Adam o keseyi alıp;
- Allah sizden râzı olsun, dedi.
Ve sevinç içinde ayrıldı.
Halbuki İmâm-ı Şâfiî hazretleri, kendi de yokluk içinde yaşıyordu o aralar.
www.gonulsultanlari.com