Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Ümmet-i Muhammedin hâli
27.01.2011

Mahşer gününde, Hak teâlâ hazretleri;
- Yâ Cebrâil, ümmet-i Muhammedin hâlini Mâlik'ten öğren! diye emreder.

Cebrâil aleyhisselâm gidip sorar:
- Yâ Mâlik, ümmet-i Muhammedin hâli nicedir?
- Pek fenadır.

- Onları görebilir miyim?
- Tabii deyip, perdeyi aralar.

O an azap çeken mü'minleri görür.
Mü'minler de onu görürler.

Güzelliğine hayran kalıp;
- Ey Mâlik, bu zât kimdir? derler.

Hazret-i Mâlik;
- Cebrâildir ki, Muhammed aleyhisselâma vahiy getirmiştir, der.

Onlar, Muhammed ismini işitince;
- Ey Cebrâil, ne olur, Peygamberimize bizden selâm ilet ve şu hâlimizi Ona bildir, diye feryad ederler.

Cebrâil aleyhisselâm üzüntüyle ayrılıp, huzur-u ilâhîye varır.
Hak teâlâ, sorar:

- Ümmet-i Muhammedin hâli nicedir?
- Çok fenadır yâ Rabbî!
- Bunu, Habîbime de haber ver! buyurur.

Cebrâil aleyhisselâm;
- Başüstüne yâ Rabbî, der.
Ve emri getirir yerine.

Efendimiz aleyhisselâm çok üzülür.
Arş-ı âlâya varıp secdeye kapanır:

Rabbimiz buyurur ki:
- Ey Habîbim! Dileğin neyse iste!

Efendimiz aleyhisselâm;
- Yâ Rabbî, tek dileğim günahkâr ümmetimin ateşten kurtulmasıdır, der.

Hak teâlâ buyurur ki:
- Ey Resûlüm! Git çıkar onları ateşten!
O Server Cehennem önüne varır.

Mü'minler, Onu görür görmez;
- Kurtar bizi! diye feryad ederler.
Efendimiz çıkarır hepsini ateşten.

Kâfirler, onları görünce hayıflanır;
- Âh! Keşke ehl-i îmân olsaydık da, biz de bunlar gibi ateşten kurtulsaydık, derler.
Ama nerde, onlar sonsuz kalırlar o ateşte.


www.gonulsultanlari.com