Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Münâfıkların fitnesi
30.01.2011
Efendimiz aleyhisselâm bir gün Hazret-i Alî'ye bakarak;
- Yâ Alî! Seninle ben, Hârun'la Mûsâ gibiyiz, buyurdular.
Nitekim bir harbe çıkılırken, Efendimiz hazret-i Alî'ye radıyallahü anh;
- Yâ Alî! Sen Medîne'de kal! buyurdular.
Hazret-i Alî;
- Baş üstüne, deyip, Medîne'de kaldı.
Ama münâfıklar bunu fırsat bilip;
- Muhammed Ondan sıkıldığı için Medîne'de bıraktı, dediler.
Hazret-i Alî Efendimize koşup;
- Yâ Resûlallah! Münâfıklar benim için şöyle şöyle diyorlar, dedi.
Efendimiz Ona sevgiyle bakıp;
- Onlar yalan söylüyor yâ Alî. Sen benimle, Hârun'la Mûsâ gibi olmak istemez misin? buyurdu.
Sonra Onu sevgiyle kucaklayıp;
- Seni ancak mü'minler sever, buyurdular.
Hayber'in fethi gecikince Efendimiz Eshâbı toplayıp;
- Yarın ben, bu sancağı birine veririm ki, o bu fethi gerçekleştirir, buyurdu.
Peşinden sordular:
- Alî nerededir?
- Gözü ağrıyor yâ Resûlallah, dediler.
- Onu bana getirin! buyurdu.
Koşup, yardımla getirdiler. Zîrâ göz ağrısından ayakta duramıyordu.
Efendimiz aleyhisselâm, mübarek elleriyle meshettiler gözlerini.
Ânında geçti ağrısı.
Sonra ellerini kaldırıp;
- Yâ ilâhî! Alî'yi cümle sıkıntılardan emîn eyle! diye duâ buyurdular.
Ve bayrağı Ona teslim edip;
- Yâ Alî, git düşman üzerine! Hayberi fethetmeden geri dönme. Allah yardımcın olsun! buyurdular.
Hazret-i Alî'nin gözleri yaşardı.
Önüne bakarak;
- Duânızla yâ Resûlallah! dedi.
Ve gidip Hayberi fetheyledi.
www.gonulsultanlari.com