Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Kandilin niye ışığı yok?
5.03.2011
Bâyezid-i Bistâmî hazretleri, talebesiyle bir sevdiğinin evine misafirliğe gitmişti. Ev sâhibi, bir kandil getirip yaktı. Fakat oda aydınlanmadı.
Hazret-i Bâyezid;
- Kardeşim, bu kandilde bir acayiplik var. Yanıyor, ama ışık vermiyor, acaba sebep nedir? diye sordu.
Ev sâhibi;
- Efendim, bu kandili bir geceliğine komşumuzdan emânet almıştık. Dün gece, gâyet güzel ışığını verdi, şimdi vermiyor, ben de anlamadım, diye arzetti.
Bâyezid-i Bistâmî hazretleri;
- Sen bu kandili götür sâhibine. Dün için teşekkür et. Bu gece yakmaya da tekrar izin al, buyurdu.
- Peki efendim, deyip, kandili götürdü sâhibine.
İzin alıp, geldi ve yaktı yine.
Öyle güzel yandı ki, oda ışıkla doldu.
Hazret-i Bâyezid;
- Tamam şimdi oldu, buyurdu.
* * *
Bir gün, yanlışlıkla bir karıncayı ezmişti mübarek. Öyle çok üzüldü ki, yüreğinde hissetti acısını. O ölü karıncayı avcuna alıp şefkat ve merhametle baktı hayvancağıza.
Ve mahzun, kırık kalbiyle;
- Yâ Rabbî, bunu dirilt! diye yalvardı.
Karıncada bir kıpırdama oldu.
Ve canlanıp, başladı yürümeye.
* * *
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, gıybetten çok sakının. Bu günah, annesiyle zinâ yapmaktan daha büyük günahtır, buyurdu.
- Gıybet nedir efendim? dediler.
- Gıybet, bir Müslümanın gizli bir kusurunu arkasından söylemektir. Duyunca üzülmezse gıybet olmaz, buyurdu.
www.gonulsultanlari.com