Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Çok acıkmışlardı
30.03.2011
Bir gün Ebül Hasan-ı Harkânî hazretlerinin evine, kalabalık bir ziyâretçi gurubu geldi. Uzak yoldan gelmişlerdi.
Bu sebeple bîtab düşmüş
ve çok da acıkmışlardı.
Olacak bu ya, o saatte büyük Velî'nin evinde yemek için bir lokma ekmek yoktu.
Hizmetçi bu hâli arzedince;
“Ekmekliğin üstüne bir örtü at. Altından elini sokup ekmekleri çıkar. Sakın içine bakma! buyurdu.
Hizmetçi;
“Peki efendim, dedi.
Ve başladı ekmekleri çıkarmaya.
Yüz kişiden fazlaydı gelen misafir.
Ekmekler, tepe gibi yığıldı önlerinde.
Ancak hizmetçi bu işe çok şaşırmıştı.
Merakla örtüyü kaldırıp içeriye baktı.
Baktı ama, bir daha ekmek alamadı.
Çünkü söz dinlememişti.
Büyük Velî;
“Beni dinleyip de bakmasaydın, kıyâmete kadar ekmek çıkardı oradan, buyurdu.
KABRİMİ DERİN KAZIN!
Harkânî hazretlerinin vefatı yaklaşınca;
“Ölürsem, kabrimi derin kazın. Tâ ki yatacağım yer, üstadım Bâyezid hazretlerinin kabir seviyesinden daha aşağıda olsun! diye vasiyet etti.
O gece vefat etti.
Vasiyetini yerine getirdiler.
Kabrini derin kazıp defnettiler.
O gece, çok kar yağdı. Ertesi gün ziyârete gelenler, hayrete düştüler.
Zîrâ bir gün evvel yokken şimdi kabrin başında büyükçe bir mezar taşı vardı.
"Kim getirmiş olabilir?" diye araştırırken, o sırada karların üzerinde bir arslan'ın ayak izlerini gördüler.
Evet, durum anlaşılmıştı.
Ruhuna Fâtiha okuyup ayrıldılar.
Bu büyük Evliyâ zâtın yaydığı nur ve feyiz, günümüze kadar ulaşmıştır.
www.gonulsultanlari.com