Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Cezâsını buldu
16.04.2011
Bir kimse anlatıyor: Sofrayı serip, tam birşeyler yiyeceklerdi ki, bir ceylân uzaklardan seğirterek gelip yanlarında durdu.
Bir gün Zeynel'âbidîn Alî hazretlerine rastladım. Vaktiyle kendisine zulmeden meliki sordu.
Ben cevâben;
"Bildiğim kadarıyla zulümlerine devam ediyor efendim" dedim.
Çok üzüldü.
Yüz rengi değişti.
Ve ellerini kaldırıp;
"Yâ Rabbî! Sen o zâlime demir ve ateşle azap yap!" diye bedduâ etti.
Hac'dan sonra Kûfe'ye vardım.
O zâlimi sordum bir dostuma.
Cevâben bana;
"Önce bıçakla ellerini kestiler, sonra da ateşte yaktılar" dedi.
Ben gayr-i ihtiyârî;
"Sübhanallah! O bedduâ ne çabuk kabul oldu" dedim.
* * *
Bu zat bir sohbetinde;
"Kardeşlerim, İslâmiyetin her emri ve her yasağı, biz kullar için büyük ni'mettir. Bu ni'mete şükretmezsek elimizden çıkar" buyurdu.
Dinleyenler;
"Nasıl şükredelim efendim?" dediler.
Cevâben;
"Emirlerin şükrü, onları yapmakla, haramların şükrü ise onları terk etmekle yapılır"buyurdu.
* * *
Bir gün Zeynel Âbidîn Alî hazretleri,
ev halkı ve hizmetçileriyle birlikte
sahraya hava almaya çıktılar.
Ve yaklaştı sofraya.
Onlarla birlikte yedi.
Sonra ayrıldı yanlarından.
www.gonulsultanlari.com