Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Niçin gülersin yâ Âişe
2.06.2011

Bir gün, Efendimiz aleyhisselâm, hazret-i Âişe'nin evine geldiler. Âişe vâlidemiz Resûlullahın nur cemâline bakıp gülümseyince, Efendimiz;
"Niçin gülersin yâ Âişe?" diye sordular.

Hazret-i Âişe;
"Yâ Resûlallah, sen gelmeden az önce elimdeki iğne yere düşmüştü. Ne kadar aradımsa da bulamamıştım. Sen içeri girince oda öyle aydınlandı ki, iğneyi rahatlıkla gördüm ve aldım. Onun için gülüyordum" dedi.

O böyle arzedince, Efendimiz aleyhisselâm ağlamaya başladılar.
Bu defâ Âişe vâlidemiz merak etti.

Ve Efendimize dönüp;
"Siz niçin ağlarsınız babacığım?"
diye sordu.

Efendimiz cevâben;
"Mahşeri hâtırladım yâ Âişe. O gün ümmetimden bâzısı benim cemâlimi göremiyecekler. Onların hâline üzülüp de ağlıyorum" buyurdular.

BİR MÜJDE

Efendimiz aleyhisselâm, son hastalığında hazret-i Fâtıma'yı huzûruna çağırdılar. Gelince, onu sînesine çekip, gizlice birşeyler söylediler.
Hazret-i Fâtıma ağladı.

Sonra başka şey söylediler.
O zaman da güldü.

Bunun üzerine Âişe vâlidemiz;
"Aynı anda hem ağlamak hem
gülmek olur mu yâ Fâtıma?" dedi.

Hazret-i Fâtıma sordu:
"Niçin ağladım, biliyor musun?".
"Bilmiyorum, söylesene".

"Babam bana, vefât edeceğini haber verdi. Ona üzülüp ağladım. Sonra
da bir müjde verdi bana".

"Hayırdır, ne müjdesi bu?"
"Babam bana, "ehl-i beytimden bana ilk gelen sen olacaksın" buyurdu. Bu haberi duyunca da sevincimden güldüm".


www.gonulsultanlari.com