Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Efendimiz mahzun olmuştu
21.06.2011

Efendimiz, hazret-i Hatîce ile sözlü iken Hatîce vâlidemiz Efendimize;
"Etrâftan, sen zengin bir kadınsın. O fakîr kimse ile nasıl evleniyorsun, diyorlar. Bana, çeyiz olarak az birşey gönderirsen, ben onları kendi malımla çoğaltır, senden gelmiş gibi herkese gösteririm" diye haber saldı.

Efendimiz üzüldüler. Zira gönderecek hiç malı yoktu.
"Kimden ödünç alayım?" diye düşünürken, hazret-i Ebû Bekiri hâtırladı. Evet, bu işi ancak o halledebilirdi.

Doğruca Onun manifatura dükkânına vardı. Hazret-i Ebû Bekir kapıda karşıladı Efendimizi.
Ve hürmetle aldı içeri.

Onu üzgün göründe;
"Yâ Muhammed! Sizi düşünceli görüyorum" dedi.

Efendimiz aleyhisselâm;
"Evet yâ Ebâ Bekr, Hatîceye, çeyiz olarak bir şeyler göndermem gerekiyor!" buyurunca;
"Üzülmeyin, benim ne malım varsa size fedâ olsun. Şamdan bir kervanım gelmek üzere. Hepsi yetmiş devedir. Tamâmı sizin olsun. O kervanı, çeyiz olarak gönderin Hatîceye" dedi.

O esnâda kervan da geldi.
Hazret-i Ebû Bekir, kervanı ipekli kumaşlarla donatıp, kervan başına;
"Bunu, şehirde sokak sokak dolaştır. Tâ ki herkes görsün" diye emretti.

Kervanbaşı, bu muhteşem kervanı dolaştırdı Mekke'de. Görenler parmaklarını ısırdılar.
Yol kenarında iki kişi konuşuyordu:

"Şu kervanı görüyor musun. Muhammedin Hatîceye gönderdiği çeyiz kervanıymış".
"Yok canım, olamaz".
"Evet evet, öyleymiş".

Velhâsıl kervanı, hazret-i Hatîcenin evi önünde durdurdular. Efendimiz aleyhisselâm rahatlamış, hazret-i Ebû Bekre çok duâ buyurmuşlardı.


www.gonulsultanlari.com