Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Hediyeni kabul ettim
4.07.2011
Hak dostlarından Zeyneddîn-i Hafî hazretleri anlatıyor: Efendimiz bundan haberdar olunca;
Eshâbtan bir hanım, bir gün hediye olarak bir kap bal gönderdi Efendimize. Peygamberimiz aleyhisselâm kabul buyurup, kabını iâde ettiler. Ancak kap, dolu olarak ulaştı o hanıma.
Kadıncağız çok üzüldü.
Zîra kabul edilmediğini zannetmişti.
Derhal Efendimizin huzûruna koşup;
"Yâ Resûlallah! Hediyemi kabul etmediniz mi ki geri gönderdiniz?" diye sordu.
Efendimiz;
"Hediyeni kabul ettim" buyurdular.
"Ama kap, bana dolu olarak geri geldi yâ Resûlallah" deyince;
"Sana gelen o bal, Rabbimizin sana özel ihsânıdır" buyurdular.
Bu defâ çok sevinip, geri döndü. O balı, ev halkıyla yıllarca yediler, bitmek tükenmek bilmedi.
Ama yanlışlıkla başka kaba aktardılar bir gün. O günden îtibâren azalmaya başladı ve tükendi nihâyet.
"O bal, eğer kabında dursaydı, kıyâmete kadar yenirdi de yine bitmezdi" buyurdular.
HURMA DALI
Bir gün de şunu anlattı:
Bedir harbinde kılıcı kırıldı hazret-i Ukâşe'nin radıyallahü anh. Mübârek Efendimize koşup;
"Kılıcım kırıldı yâ Resûlallah!" diye arzetti.
Efendimiz etrâfa bakıp, yerde bir hurma dalı görüp aldılar ve onu hazret-i Ukâşe'ye uzatıp;
"Al, bununla savaş!" buyurdular.
Mübârek sahâbî, "bununla nasıl savaşılır?" demedi. Dalı kaptığı gibi daldı düşmanın içine. Mükemmel "kılıç" olmuştu o dal parçası elinde. Onlarca başı ayırdı gövdesinden
www.gonulsultanlari.com