Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Yâ Ebâ Bekir, çok sıkıntıdayım
11.07.2011
Bir gün hazret-i Ebû Bekr'in radıyallahü anh yanına biri gelip; "Yâ Ebâ Bekr, âcilen onbin akçeye ihtiyâcım var" dedi.
O da cevâben;
"Bütün servetimi muhtaçlara dağıttım. Dünyalık hiç birşeyim kalmadı" buyurdu.
Adam bu defâ;
"İyi ama senden başka gidecek kimsem yok benim. Ne olur, bir şeyler yap da kurtar beni bu dertten" diye yalvarınca, dayanamadı.
Zengin bir yahûdîye gidip; "Bana onbin akçe ödünç verebilir misin?" diye sordu.
Yahudi; "Üç gün içinde ödersen veririm" dedi.
"Öderim inşallah".
"Ya ödemezsen?"
"Ödeyemezsem sana köle olurum. Ya çalıştırır, ya da satarsın" buyurdu.
Yahudi kabul edince, "onbin akçe"yi alıp verdi o fakîre.
Ancak üç gün içinde ödiyemeyince, köle olmak için gitti o yahûdîye. Ama kızı Hazret-i Âişe vâlidemiz arkasından çok ağladı.
Gözyaşından irice bir "mücevher" yarattı Hak teâlâ. O bunu görünce sevinip, koştu ve yetişti babasına. Mücevheri babasına verip;
"Babacığım bunu sat, borcunu öde" dedi.
Hazret-i Ebû Bekir o mücevheri alıp kuyumcuya giderken, Hak teâlâ, hazret-i Cebrâile;
"Yâ Cebrâil! Cennet hazînesinden "onbin altın" alıp Ebû Bekre yetiş ve o altınlarla elindeki mücevheri satın al" diye emretti.
Hazret-i Cibrîl, bir anda hazret-i Ebû Bekre gelip, emr-i ilâhîyi îfa etti. Hazret-i Sıddîk, altınları yahudiye verince, adam çok şaşırdı. Zîrâ hem dünya altınlarına benzemiyor, hem de ön yüzlerinde "ihlâs-ı şerîf", arkalarında "kelime-i tevhîd" yazılıydı.
Çok duygulandı, kalbi değişti ve "şehâdet"i söyleyip müslüman oldu.
www.gonulsultanlari.com