Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Allah yardımcın olsun
15.07.2011

Hazret-i Ömer "radıyallahü anh" halîfe olunca, Eshâb-ı kirâm maaş tâyin ettiler kendisine. O, bunu fazla görüp kabul etmedi.

Yarısında anlaştılar. Daha sonra arttırmak istedilerse de, bunu ona öylemek yürek isterdi.
İki sahâbî bunu göze alıp söylemeye giderken, hazret-i Osmân "radıyallahü anh" onlara;
"Böyle nereye gidersiniz?" diye sordu.

"Halîfeye gidiyoruz, maaşını biraz arttıralım diye teklîf edeceğiz" dediler.

Hazret-i Osmân;
"Boşuna gitmeyin. Zîra kabul etmez. Üstelik de sinirlenip size kızar. Ama kızı Hafsa'ya söyletebiliriz. Belki Onu kırmaz" buyurdu.

Onlar da;
"İyi fikir" deyip doğruca hazret-i Hafsa'ya gittiler. Durumu ona anlattıktan sonra;
"Amân hâ! Bizim gönderdiğimizi sakın ola babana söylemiyesin!" diye de tembîh ettiler.

Hazret-i Hafsa radıyallahü anhâ babasına gidip arzetti meseleyi. Ama korkulan olmuştu.
Hazret-i Ömer "radıyallahü anh" kabul etmediği gibi celâllenip çıkıştı ona:

"Kızım seni kim gönderdi?"
"Söyliyemem baba, söz verdim".

"Peki Allah için söyle bana. O Serverin kaç tâne elbisesi vardı?"
"Sâdece iki kat".

"En kıymetli yemeği neydi?"
"Arpa ekmeği yerdik. Bâzan onu da bulamazdık".

"Peki, en rahat yaygısı neydi?"
"Kaba kumaştan bir yaygımız vardı. Kışın yorganımızdı, yazın da minderimiz".

"Öyleyse git sor onlara. Resûlullahın dünyada yaşayışı böyleyken, başka türlü yaşamak Ömere yakışır mı?" buyurdu.

Ve ekledi:
"Söyle onlara. Bir daha böyle şeyler için seni bana göndermesinler!"


www.gonulsultanlari.com