Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Hisseni bana sat!
18.07.2011
Sa'd bin ebî Vakkâs "radıyallahü anh", Kûfe'de vâli iken kendisi için ev yaptırmak istedi. Arsayı buldu. Ancak arsanın yarısı bir mecusiye âitti. Mecusiye; "Ne istersen yapayım. Yeter ki götürme beni Halîfeye" diye yalvardı. Adam hayretinden bayılıp düştü. Ayılınca müslüman olup, arsayı da hibe etti vâliye.
Ona; "Hisseni bana sat" dedi.
Mecusi; "Satmam" deyince, "Ne istersen vereyim" dedi. Mecusi yine "Olmaz" dedi.
Sa'd hazretleri bu işten vazgeçiyordu ki, yakınları;
"Bir mecusiye mi yalvarıyorsun, sen bu yerin vâlisisin. Parasını ver, işi bitir" dediler.
Mecusi, üzgün eve gidip hanımına anlatınca; "Üzülme, Medîne'de âdil bir halîfe var. Git, Ona arzet, O bu işi çözer" dedi.
Adam Medîne'ye varıp; "Halîfenin sarayı nerdedir?" diye sordu. "Onun sarayı yok, sahrâya çıkmıştır" deyince, ayrılıp çıktı sahrâya. Ancak ne gelen vardı, ne de giden.
Toprak üzerinde uyuyan heybetli birini gördü. Onu uyandırıp; "Arkadaş! Buralarda Halîfeyi gördün mü?" diye sordu.
Meğer o heybetli kişi, hazret-i Ömer'miş. "Halîfe benim. Ne istiyorsun?" buyurdu.
Adam inanamadı. Ama yine de anlattı derdini.
Hazret-i Ömer kalktı ve birlikte eve gidip, hizmetçiye; "Bana kağıt getir!" buyurdu.
Hizmetçi; "Kağıt yok efendim" deyince, kendisi yassı yerde bir kürek kemiği buldu.
Üzerine; "Yâ Sa'd! Bu gelen kimseyi üzme, yoksa hemen bana gel!" diye yazdı ve mecusiye verip; "Bunu vâliye götür!" buyurdu.
Mecusi o kemiği dudak bükerek alıp; "Boşa gelmişim" diye geçirdi içinden. Ama yanılmıştı. Hazret-i Sa'd, mecusiyi görünce titremeye başladı. Zîra tanımıştı kemikteki yazıyı.
www.gonulsultanlari.com