Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Ölsek de gam değil
26.07.2011

İlk müslümânlar, Erkam'ın evinde bir araya gelmişler;
"Âh âh! Kelime-i şehâdeti bir kerecik olsun, şöyle yüksek sesle haykıramadık şu küffara karşı. Yoksa nasîb olmıyacak mı bu bize?" diye dertleşiyorlardı kendi aralarında.

Nihâyet;
"Yâ Resûlallah! lütfen izin verin, birlikte çıkalım, kelim-i şehâdeti, şu küffâra karşı bir kere olsun avaz avaz haykıralım. Bundan sonra ölsek de hiç gam değil"
diye arzettiler.

Efendimiz;
"Ey gönlü kırık mü'minler, gam çekmeyin. O Allah ki, İbrâhim'i Nemrud'un ateşinde yaktırmadı, İsmâil'in boynunu bıçağa kestirmedi. Bizleri de bu düşmanın şerrinden elbette kurtarı" buyurarak tesellî etti onları.

Mü'minlerin kalpleri ferahladı. Yüzleri güldü. Daha sonra Efendimiz ellerini duâya açıp;
"Yâ ilâhî, bu otuzdokuz kişi ki, sana îmân etmiş, cân-ü gönülden kul olmuşlardır. Bu gariplerin gözyaşları ve gönül ateşleri hâtırına bize acı. Kâfirlerin şerrinden koru. Şânı yüce biriyle bu dîne kuvvet ver. Bu bîçâre mü'minleri sevindir!" diye yalvardı Rabbine.

O anda Cebrâil aleyhisselâm Peygamber Efendimizin mübârek huzûr-u âlîlerine gelerek;
"Ey Allahın Resûlü, dün Kureyşin büyüklerinden birinin müslümân olması için yaptığın duâyı cenâb-ı Hak kabul etti. Ömer'i seçip senin emrine verdi. O şimdi sana geliyor. Kalk, kendisini karşıla!" diye müjde verdi.

Az sonra kapı çalındı.

Bilâl-i Habeşî
kapı aralığından bakınca, korkuyla geri çekilip; "Vây Ömer gelmiş!" dedi.
Diğer sahâbîleri de bir korku sardı o an. Ama bu korkuları Resûlullah Efendimiz içindi.
Etrâfında halka oldular hemen. Zîra Ömer, kolay alt edilecek biri değildi.
(Devamı yarın.)


www.gonulsultanlari.com