Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Başını koparırım
27.07.2011
Hazret-i Hamza; Ve öyle sıktılar ki, kemikleri birbirine geçti sanki. Efendimiz Onu, omuzlarından tutarak kaldırıp; O anda "kelime-i şehâdet" yankılandı o odada.
"Korkmayın! Gelen, bir kişidir. İyi niyetle geldiyse hoş geldi. Yoksa şu kılıçla başını koparırım!" diyerek teselli etti onladı.
Sonra dışarı çıkıp; "Yâ Ömer! Sen bizi ne zannediyorsun, biz Abdülmuttalip oğullarıyız. Bi-iznillah demiri çiğner, havaya püskürtürüz. Bize karşı zafer bulamazsın. Hele Resûlullahın kılına bile dokunamazsın, haberin ola!" diye kükredi.
Efendimiz aleyhisselâm, kapıya gelip, güler yüzle karşıladılar İbni Hattâb'ı. Eshâb-ı kirâm, elleri kılıç kabzalarında tetikte bekliyorlardı ki, Peygamberimiz, eshâba;
"Çekiliniz, yanından ayrılınız" buyurup sevgiyle kucakladılar Hazret-i Ömeri.
Bu arada Hazret-i Ömerin kılıcı düştü omuzundan. Kendi de diz üstü yere çöktü.
"Îmâna gel yâ Ömer!" buyurdular.
Efendimiz "Tekbîr" getirdiler sevinçten. Mü'minler de bir ağızdan tekrar ettiler.
Allahü ekber!
Allahü ekber!
Yer gök tekbîr sedâlarıyla inledi o gün. Erkam'ın evi, bir anda bayram yerine dönmüştü.
Hazret-i Ömer hicâbından önüne bakıyordu ki, Efenimiz Onun başını öpüp duâ buyurdular.
O anda Cebrâil aleyhisselâm geldi.
Enfal suresinin 64.cü âyetini getirmişti ki, meâlen; "Ey Peygamberim! Sana, yardımcı olarak Allah ve mü'minlerden sana tâbi olanlar yetişir!" buyuruluyordu.
Hazret-i Ömer;
"Kardeşlerimiz kaç kişidir?" diye sordu Resûlullaha.
Efendimiz;
"Seninle kırk olduk" buyurdular.
buyurdular.
(Devamı yarın.)
www.gonulsultanlari.com