Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Bir adâlet örneği
3.08.2011
Hazret-i Ömer radıyallahü anh halîfe iken bir grup eshâbla Medîne'den Şam'a doğru yola çıktılar. Yanında kölesi hazret-i Mugîre de vardı ve deveye nöbetleşe biniyorlardı. Halîfe indi deveden, tam Mugîre biniyordu ki, eshâb-ı kirâm;
Şama girince, deveye binme sırası hazret-i Mugîreye gelmişti.
"Yâ emîr-el mü'minîn! Deveye siz binseniz" dediler.
"Niçin?" deyince, "Şamlılar kölenizi devede görürse, Onu halîfe zannederler" dediler.
Hazret-i Ömer bu teklife üzülüp; "Kardeşlerim, kalblerimiz İslâmın nûruyla aydınlandı, Resûlullaha eshâb olmakla şereflendik, bu iki büyük ni'mete kavuşmuşken, deveye binmemizin ne önemi var?" buyurdu
Şama vâsıl olunca, hazret-i Ömer; "Kimin bende bir hakkı varsa, gelip istesin!" buyurdu.
Kölesi öne çıkıp; "Efendim, mühim bir suçum yokken kulağımı çekmiştiniz efendim" dedi.
Hazret-i Ömer; "Öyleyse gel, sen de benim kulağımı çek, ödeşelim" buyurdu.
Eshâb-ı kirâm;
"Ey Halîfe! Dünyaya sizin gibi âdil bir melik gelmemişken, Mugîre'nin sizden böyle hak istemesi hiç doğru değil" dediler.
Hazret-i Ömer; "Mâni olmayın. Bugün helâllaşmazsak, âhirette daha güç olur" dedi.
Ve kölesine; "Haydi gel, dediğimi yap!" buyurdu. Hazret-i Mugîre geldi ve Efendisinin kulağını âdeta okşar gibi çekiverdi.
Hazret-i Ömer; "Daha kuvvetli çek!" dedi. Çekmeyince, "Öyleyse hakkını helâl et!" buyurdu.
"Helâl olsun" dedi.
Hazret-i Mugîrenin maksadı, Efendisini sevindirmekti. Çünkü böyle yaparsa Onun mutlu olacağını iyi biliyordu. Nitekim o günden sonra Hazret-i Ömer daha çok sevmişti kendisini.
www.gonulsultanlari.com