Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Bir dirhemlik hurma
26.08.2011
Dâvûd-i Tâî hazretleri bir gün pazara çıktı. Tâze hurma görüp almak istedi. Fakat yanında o kadar parası yoktu. satıcıya;
"Bana, parasını yarın vermek üzere bir dirhemlik hurma ver" dedi.
Hurmacı;
"Veresiye satmıyorum" deyince, ayrılıp gitti.
Ancak satıcı, bu zâtın Dâvûd-i Tâî hazretleri olduğunu öğrenince çok üzüldü.
Peşinden koşup;
"Sizi tanıyamadım, lütfen kusûrumu affedin" dedi.
Ve içinde yüz dirhem hurma olan keseyi uzatıp;
"Bu benim hediyemdir, lütfen kabûl buyurunuz" dedi.
Hazret-i Dâvûd;
"Kardeşim benim buna ihtiyâcım yok. Ben nefsimi tecrübe etmiştim. Elhamdülillah, şu dünyâda bir dirhemlik bile îtibârının olmadığını, kendisi de bizzat gördü" buyurdu.
BÜYÜK DERT
Dâvûd-i Tâî hazretleri dâima hüzünlüydü. Geceleri Allahü teâlâya yalvarır, duâ eder,
"Yâ Rabbî! Sana olan korku ve muhabbetim bende en büyük dert oldu. Öbür dertlerimi unutturdu" der, sabahlara kadar Kur'ân-ı kerîm okur, namaz kılar, istiğfar edip gözyaşı dökerdi.
İLK MÜRŞİT
Bir gün bu zâta;
"Bir annenin birinci vazîfesi nedir efendim?" diye sordular.
Cevâbında;
"Annenin birinci vazîfesi, çocuklarını terbiye etmektir. Çocuğun ilk mürşidi annesidir. Annesinden dînini öğrenen çocuk, kötü arkadaşlara aldanmaz. Annesi babası gibi, hâlis bir Müslümân olur" buyurdu.
www.gonulsultanlari.com