Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Beni Dâvûd'a götür!
27.08.2011

Birgün, Halîfe Hârûn Reşîd, Ebû Yûsuf hazretlerine;
"Beni, Dâvûd'a götür, O'nu ziyâret edip, duâsını alayım" dedi.

Sonra gidip hazret-i Dâvûd'un kapısını çaldılar.
Ancak kapı açılmadı.
Bir daha çaldılar.
Yine açılmadı.

Ebû Yûsuf hazretleri;
"Ey Dâvûd! Yanımda sultân var, seni ziyârete geldi, kapıyı aç!" diye seslendi.

Açmayınca, annesi;
"Evlâdım, bak sultân kapına gelmiş, aç da içeri girsinler" dedi.

O da:
"Anneciğim, dünyâ ehli ile benim ne işim vardır? Onları görünce, kalbim kararıyor, âhireti unutuyorum. Beni mazur gör" dedi.

Israr edince;
"Ey Allahım! Sen; (Annenizin hakkını gözetin, zîrâ onun rızâsı benim rızâmdır) buyurduğun için kapıyı açıyorum, yoksa açmazdım" dedi.

Ve açtı kapıyı.
Halîfe Hârûn Reşîd ile İmâm-ı Ebû Yûsuf hazretleri içeri girip, Dâvûd-i Tâî hazretleriyle uzun sohbet ettiler.

İÇEN ŞİFÂ BULUR

Bir gün de;
"İslâmiyet, faydalı ilâç gibidir. Kim içerse şifâ bulur" dedi.

Ve ardından;
"İslâmiyetin emirlerini inanarak tatbîk edenler, dünyâda da âhirette de faydasına kavuşurlar" buyurdu.

"İnanmadan tatbîk edilirse efendim?"
dediler.

Cevâbında;
"Onlar, uydukları nisbette dünyâda faydasını görürler. Ama âhirette ellerine bir şey geçmez. Çünkü Cennete girmek, ancak îmân ile mümkündür" buyurdu.


www.gonulsultanlari.com