Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Açık havaya çıkarayım mı?
28.08.2011
Dâvud-i Tâî hazretlerinin bir sevdiği şöyle anlatıyor:
Hazret-i Dâvûd'un hastalandığını duyup ziyâretine gittim. Hava çok sıcaktı. Baktım, başını bir kerpiç üzerine koymuş, hem çok ızdırab çekiyor, hem de Kur'ân-ı kerîmden, "Cehennem ateşi" geçen bir âyet-i kerîmeyi tekrar tekrar okuyor, gözyaşı döküyordu.
Yaklaşıp;
"Seni açık havaya çıkarayım mı?" dedim.
Cevâben;
"İstemem, ben ölünce, şu duvarın arkasına gömünüz ki, beni kimse görmesin. Sağlığımda uzlette idim. Ölünce de kimsenin görmediği bir yerde yatmak istiyorum" dedi.
Ve benimle helâlleşti.
CENNET SÜSLENDİ
Dâvûd-i Tâî hazretleri vefât ettiği gece semâdan;
"Ey insanlar! Dâvûd, Allahü teâlânın rahmetine kavuşmuştur. Allahü teâlâ O'ndan râzı olmuştur" diye bir ses işitildi.
Bir Velî diyor ki:
"Dâvûd-i Tâî'nin vefât ettiği gece, çok nûrlar ve melekler gördüm, (Cennet-i a'lâ, Dâvûd'un gelişi için süslenip, hazırlandı) diyorlardı"
SEVGİYLE BAKAN
Bir gün;
"Bir mü'min, bir mü'minin yüzüne muhabbetle bakarsa, cenâb-ı Hak onu affeder. Bir Müslümân, bir Müslümânı sevindirirse, Allahü teâlâ ona nâfile hac ve umre sevâbı verir" dedi.
Ardından da;
"Yâni Allahü teâlâ, kulları çok kazansın, çok kâr etsin, âhirette çok kârlı çıksın diye böyle bahâneler yaratıyor" buyurdu.
www.gonulsultanlari.com