Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Hangi güzel yüzdür ki…
30.08.2011
Dâvûd-i Tâî hazretleri, İmâm-ı a'zam hazretlerinin talebesidir. Kanâat ehli olup, çok ibâdet yapardı.
Para ve dünya malı hiç yoktu gönlünde. Haram ve şüphelilerden kaçınır, gece gün Rabbine ibâdete sarılırdı.
Gençliğinde bir kadından;
Hangi güzel yüzdür ki toprak olmadı
Hangi ceylân gözdür ki yere akmadı
beytini işitince, şuuru alt üst oldu.
Çok ağladı.
Doğruca İmâm-ı a'zam hazretlerinin huzûruna vardı ve işittiği bu beyti Ona arzedip;
"Ben ne yapayım efendim?" diye sordu.
Hazret-i İmâm;
"Önce İslâmiyeti öğren" buyurdu.
Onun emriyle, bütün ilmihâl bilgilerini öğrenip, buna göre düzeltti hâlini.
Yirmi sene hazret-i İmâm'ın dersine devam etti.
Zâhirî ilimlerde mütehassıs oldu.
İslâma öyle sarıldı ki, hayâtı örnek oldu çok insana.
Sonra uzlet etti.
Ancak İmâm-ı a'zam hazretleri bunu haber alınca evine teşrîf edip;
"İnsanlar arasına gir, talebe kardeşlerinin yanında ol, fakat hiç konuşma, sâdece dersine çalış" buyurdu.
Hazret-i Dâvûd;
"Peki efendim" dedi.
Ve bir sene müddetle hiç konuşmadan Hazret-i İmâm'ın dersine devam etti.
İmâm-ı Ebû Yûsuf, İmâm-ı Muhammed ve İmâm-ı Züfer "rahime-hümullahü teâlâ" hazretleriyle de münâsebet kurdu.
Durmadan çalıştı.
Ama hiç konuşmadı.
İmâm-ı a'zam hazretlerinin emrine uyunca, mânevî derecesi de kat kat yükseldi.
Kendisi bu konuda;
"Bir sene çalışmam, otuz yıllık ibâdete denk oldu" demiştir.
www.gonulsultanlari.com