Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Ne için ağlıyorsun?
11.09.2011
Fudayl bin İyâd hazretleri, gençliğinde yaptığı günahlarına tövbe edip, gönlünü Allah'a çevirmişti.
Bir gün sultânın adamlarını gördü yolda.
Yanlarına gitti.
Ve ağlayarak;
"Beni sultâna götürün ki, suçumun cezâsını versin" buyurdu.
Birlikte gidip, bu isteğini sultâna bildirdiler. Sultân çok izzet ve ikrâmlarda bulundu kendisine, iltifatlar etti ve adamlarına dönüp;
"Evine götürün, istirahat etsin!" diye emretti.
Saygıyla götürdüler. Evine geldiğinde, hâlâ ağlıyordu. Hanımı onu görünce sordu:
"Hayrola ne oldu sana böyle, niçin ağlayıp inliyorsun, yoksa dövdüler mi seni görevliler?"
"Hayır dövmediler".
"E, niye ağlıyorsun öyleyse?"
"Sultân cezâmı vermedi. Onun için ağlıyorum".
ÖLÜM HAZIRLAN
Bu zat sevdiği bir gence;
"Ölüme hazırlan!" buyurdu.
Genç cevâben;
"Ben henüz gencim efendim" dedi.
"Evet gençsin, ama ecel genç ihtiyar tanıyor mu ki evlâdım. Unutma, genç iken ölenlerin sayısı, yaşlanıp da ölenlerden daha fazladır".
"Peki ne yapayım efendim?"
"Önce İslâmiyeti öğren. Dînini öğrenmek kadın erkek her Müslümana farzdır ve bilmeden Müslümanlık olmaz. Sonra bu öğrendiklerinle amel et. Ama hemen başla. Bırakma yarına".
"Bu kadar âcil mi efendim?"
"Elbette, hem de çok âcil. Zîra ölüm âni gelir evlâdım. "Sonra yaparım" diyenlerin hepsi, sonunda pişman olmuşlardır.
www.gonulsultanlari.com