Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Hanımına vasiyeti
19.09.2011

Fudayl bin İyâd hazretlerinin vefâtı yaklaşınca, hanımını çağırıp;
"Ben ölünce, şu iki kızımı alıp Ebû Kubeys dağına çık. Orada duâ et" diye vasiyyet etti.

Kadıncağız sordu:
"Nasıl duâ edeyim?
"Yâ Rabbî, Fudayl bana vasiyet edip; "bu kızlar Rabbimden bana emânetti. Şimdi ölürken O'na iâde ediyorum" dedi. Sen bunları zâyi' etme, diye duâ et" dedi ve vefat etti.

O gün defnettiler.
Hanımı, iki kızını yanına alıp, Ebû Kubeys dağına çıktı. Orada ağlayarak bunları söyledi. O esnâda Yemen hükümdarı geçiyordu oradan. Yanında iki oğlu da vardı.

Yanına yaklaşıp;
"Bu tenhâda ne arıyorsun, hem niçin ağlıyorsun?" diye sordu.
Kadıncağız anlattı.

Hükümdar duygulanıp;
"Bu işte bir hikmet olsa gerek. Senin iki kızın, benim da iki oğlum var" dedi.

Ve sordu kadına:
"Allah'ın emriyle ve biner altın mehirle, senin bu kızlarını benim oğullarıma istiyorum, râzı mısın?"

Hanım;
"Evet râzıyım" dedi.
Ertesi gün nikâhları kıyılıp, düğünleri oldu.

DİN NASİHATTIR

Bir gün sevdiklerine;
"Din, nasîhattir. Her müslümân, elinde ne imkân varsa, onunla dîne hizmet etmeli, Allah'ın kullarına emr-i mârufta bulunmalıdır" buyurdu.

Ordakiler;
"Nasıl emr-i mâruf yapalım efendim?" dediler.

Cevâben;
"İlmi olan ilmiyle, malı olan malıyla, mevkîsi olan mevkîsiyle" buyurdu.


www.gonulsultanlari.com