Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Hiç paran var mı?
28.09.2011

Habîb-i Acemî hazretleri büyük Velîdir. Bir gün yaşlı bir kadıncağız ağlayarak geldi ve;
"Efendim, bir oğlum vardı, kayboldu. Çok zamandır haber yok. Ayrılığına tahammül edemiyorum. Ne olur, oğlumu bana göndermesi için Allah duâ edin" diye yalvardı.

Hazret-i Habîb sordu:
"Hiç paran var mı?"

Kadıncağız;
"İki gümüşüm var" deyince,
"O parayı fakîrlere dağıt gel" buyurdu.

Kadın;
"Pekâlâ" dedi. Ve bütün parasını fakîrlere dağıtıp geldi.

Hazret-i Habîb;
"Şimdi evine git, çocuğun inşâallah gelir" buyurdu.

Kadıncağız eve dönüp oğlunu evde görünce, sevincinden ağladı ve Allahü teâlâya şükretti.
Çocuğunu alıp Habîb-i Acemî'nin yanına götürdü.

Hazret-i Habîb;
"Nerede idin, nasıl geldin, anlat" buyurdu çocuğa.

Çocuk anlattı:
Kirman ilinde idim.

Bir ara;
"Ey Rüzgâr! Habîb'in duâsı hürmeti ve iki gümüş akçenin bereketiyle bu çocuğu kendi evine bırak" diye bir ses duydum.
O anda kendimi evimde buldum.

NİÇİN AĞLARSIN?

Habîb-i Acemî hazretlerinin yanında ne zaman Kur'ân-ı kerîm okunsa, duygulanıp ağlardı.
"Sen Acemli'sin ve Fârisî konuşursun. Arabî bilmediğin halde niçin ağlarsın?" dediklerinde;
"Evet lisânım Acemî ise de, kalbim Arabî'dir" buyururdu.


www.gonulsultanlari.com