Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Su istiyorum
19.10.2011
Bir gün İbrâhim Edhem hazretleri sahraya çıkmıştı. Abdest almak için gitti bir kuyu başına ve sarkıttı kovasını.
Çektiğinde çok şaşırdı.
Zîrâ kova "gümüş"le doluydu.
Geri döküp tekrar daldırdı.
Çektiğinde yine şaşırdı.
Kova "altın" doluydu bu defâ da.
Üzülüp, boşalttı onu da.
Ve üçüncü defâ daldırdı.
Büyük zat, su beklerken, bu sefer de "mücevher" çıktı kuyudan.
Ellerini açıp;
"Yâ Rabbî, istediğim bunlar değil, abdest almak için biraz su istiyorum" dedi.
Dördüncü daldırışta, nihâyet "su" çıktı kuyudan.
Sevinip şükretti.
TATLI NAR
Bu zat, hükümdarlığı terketmiş, bir zenginin bağında bekçilik yapıyordu.
Bağ sâhibi çağırdı bir gün onu.
"İbrâhim!"
Koşup geldi:
"Buyurun efendim".
"Bana biraz nar getir, ama tatlılarından olsun".
"Peki efendim!" dedi.
Ve bir tabak dolusu nar toplayıp götürdü.
Ama memnun olmadı efendisi:
"Ben tatlı nar istemiştim. Bunların hepsi ekşi. Kaç senedir şu bağı bekliyorsun. Hâlâ tatlısını ekşisinden ayıramıyor musun?" dedi.
İbrâhim Edhem;
"Ben bu bağın bekçisiyim efendim. Tatmadığım şeyin tatlısını ekşisini nereden bileyim" dedi.
Adam çok şaşırıp;
"Senin şu ihlâsına bakınca; "Sen İbrâhim Edhem misin?" diyesim geliyor" dedi.
O hiç cevap vermedi.
Ve tanımasınlar diye terketti o yeri.
www.gonulsultanlari.com