Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Sevinçli bekleyiş
24.10.2011
Rebî-ül evvel'in onikinci Pazartesi gecesi, yer yüzü ve yedi kat gökler, büyük sevinç içinde bir şeyi bekliyordu ki, sabaha karşı beklenen Nur doğdu. O Server doğar doğmaz, mübârek başını secdeye koyup, şehâdet parmağını kaldırdı. Kulak verdim; "Ümmetî! Ümmetî!" diyordu. "Allahü ekber. Muhammed beni putlardan temizler" diyordu.
Hazret-i Âmine der ki:
O Server'e hâmile olduğum günlerde hiç acı ve elem görmedim.
Altı aydan sonra bir ses iittim:
"Ey Âmine! Kime hâmile olduğunu biliyor musun, sen son Peygambere hâmilesin" dedi.
Çok susadım. Bir kâse şerbet verdiler, içtim, baldan tatlı ve serin idi. Pek çok hanım bana hizmet ediyor, ama onları tanımıyordum.
Biri; "Ben, Firavun'un hanımı Âsiye'yim" diye tanıttı kendisini.
Diğeri; "Ben, Meryem binti İmrân'ım. Bunlar da Cennet hûrileri" dedi.
Korkudan terledim. Terimden "misk kokusu" yayılıyordu.
Bir ses işittim: "Onu, mağripten meşrika kadar her yerde gezdirin. Tâ ki, cümle âlem Onu ismiyle ve cismiyle tanısınlar!" diyordu.
SECDE ETTİ
Hazret-i Safiyye diyor ki: O Server doğar doğmaz secde etti. Secdede, birşeyler söylüyordu.
Sonra mübârek başını kaldırıp; "Lâ ilâhe illâllah. İnnî Resûlullah" dedi. Onu yıkamak istedim. "Biz Onu yıkanmış olarak gönderdik" dediler.
Abdülmuttalip der ki:
Doğum ânında Kâbe yanındaydım. Kâbe'nin, makâm-ı İbrâhime doğru secde ettiğini gördüm. Ve bir ses işittim Kâbe'den.
Ve bir gürültü duydum. Baktım, "hübel putu" yerde yatıyordu.
www.gonulsultanlari.com