Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Bir avuç hurma
25.10.2011

Tebük harbi'ne gidileceği zaman eshâb maddî sıkıntıdaydı. Bırakın bineği, ayakkabısı olmayanlar vardı.

Resûlullah Efendimiz;
"Herkes gücü nisbetinde yardımda bulunsun" diye haber saldı eshâba.

Haberi alan koştu. Kimi altın gümüş, kimi kılıç kimi deve, kimi de bir avuç "hurma" getirmişti
Hazret-i Ömer'in o ara malı çoktu. "Bu defâ Ebû Bekr'i geçebilirim" diye düşünüp, malının yarısını getirmişti.

Resûlullah Ona:
"Ya Ömer! Eve ne bıraktın?" buyurunca, "Bu kadar da evde var!" dedi.

Sonra hazret-i Ebû Bekir radıyallahü anh malının tamâmını getirdi.

Efendimiz ona da; "Eve ne bıraktın?" diye sordular.

Cevâben;
"Allah ve Resûlünün sevgisini bıraktım" dedi.

Efendimiz aleyhisselâm; "Aranızdaki fark, cevaplarınız kadardır" buyurdular ikisine.

Hazret-i Ömer;
"Şunu çok iyi anladım ki, ben Ebû Bekr'i hiçbir hususta geçemiyeceğim" demiştir.

İHSÂN ET!

Yine "Bedir harbi"nde Peygamberimiz aleyhisselâm karşılarında "bin"e yakın kâfiri gördüğünde, hemen secdeye kapanıp;
"Yâ Rabbî, vâdettiğin zaferi ihsân et. Şu mağrûr kâfirleri, perîşân eyle!" diye yalvarmaya başladı.

Hazret-i Ebû Bekr bunu işitince;
"Üzülme yâ Resûlallah. O, mutlaka vâdinde duracak ve sana zafer verecektir" diyerek tesellî etti.

O anda Cebrâil aleyhisselâm huzura geldi ve Efendimize;
"Yâ Resûlallah! Ebû Bekr'in sözü üzerine Hak teâlâ bizi yardıma gönderdi. Beşbin silâhlı melekleriz ve bu dîni, kâfirlerden korumaya kâfîyiz" diyerek müjde verdi.


www.gonulsultanlari.com