Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Sen burada az bekle!
30.10.2011
Hazret-i Ömer radıyallahü anh, Abdurrahmân bin Avf radıyallahü anh ile birlikte her gece şehri dolaşırdı.
Ancak belli bir yere geldiklerinde;
“Sen az bekle!" derdi.
Ve kendi yalnız gidip girerdi bir hâneye.
Az sonra dönüp gelir ve devam ederlerdi dolaşmaya.
Hazret-i Abdurrahmân bunu çok merak ederdi.
Ama çekinirdi sormaya.
Bu, her gece böyle olurdu istisnasız.
Vaktâ ki Ömer Fâruk göçtü bu âlemden.
Ertesi gün, Abdurrahmân bin Avf o yere gidip buldu o evi.
İçeri girince hasta biriyle karşılaştı.
Pîr-i fânî bir ihtiyârdı bu.
Yaşlı adam karşısında onu görünce şaşırdı birden.
Ve sordu heyecanla:
“Sen kimsin?"
“Abdurrahmân bin Avf’ım".
“Ömer yok mu?"
“Yok, bugün ben geldim".
İhtiyâr güçlükle konuşuyordu.
“O nerde? Dün gece sabaha kadar bekledim, gelmedi".
Hazret-i Abdurrahmân mecbur kaldı gerçeği söylemeye.
“O vefât etti baba".
İhtiyâr bunu duyunca âdeta yıkıldı ve;
“Vâh Ömer!” diye rek başladı ağlamaya.
Hazret-i Abdurrahmân tesellî etmeye çalıştı onu:
“Üzülme baba. O yoksa ben varım".
İhtiyâr ağlıyordu:
“Ben Ömer’siz yaşıyamam oğlum".
“Ben Onun arkadaşıyım baba. O nasıl hizmet ediyorduysa, emret, ben yapayım aynısını".
“Hayır oğlum, sen Onun yaptığını yapamazsın. Ama bir yardım yapacaksan âmin de şu duâma” dedi.
Ve ellerini kaldırıp;
“Yâ ilâhî! Mâdem ki Ömer gitti, yaşatma beni artık!” diye yalvardı
Duâsı ânında kabul oldu.
Ellerini yüzüne sürerken teslîm etti rûhunu.
Hazret-i Abdurrahmân cenâze hizmetini gördü.
Ve göz yaşları içinde defnetti mezarına.
www.gonulsultanlari.com