Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Sen kimsin?
11.02.2012
Bir gencin, felçli bir annesi vardı. Bir gün oğluna; "Evlâdım! Rızâmı almak istersen, İmâm-ı Ahmed'e git, sıhhate kavuşmam için duâ etmesini söyle" dedi. Genç, İmâm-ı Ahmed'in kapısına gidip seslendi.
İçerden bir ses;
"Kimsin?" dedi.
Cevâbında; "Efendim, hasta bir annem var, sizden duâ istiyor" dedi. İmâm çok üzüldü. Kendi kendine; "Beni nereden biliyor?" dedi.
Sonra kalktı.
Abdest aldı.
Namaza durdu.
İmâmın hizmetçisi o gence; "Sen geri dön, İmâm duâ ediyor" dedi. Genç geri döndüğünde, annesi kapıda karşıladı kendisini. Zîra o büyük zâtın duâsı ve Allahü teâlânın izniyle tam sıhhate kavuşmuştu.
İÇERİ ALMA!
Hazret-i İmâm, Abdullah bin Mübârek hazretleri ile görüşmeyi çok arzu ediyordu. Bir gün kapısı çalındı. Oğlu koşup açınca şaşırıp kaldı.
Çok sevinmişti.
Hemen koştu geri.
Ve büyük sevinç içinde babasına gelip; "Babacığım! Abdullah bin Mübârek gelmiş. Sizinle görüşmek istiyor!" diye müjde verdi.
İmâm-ı Ahmed;
"İçeri alma!" dedi.
Çocuk çok şaşırıp; "Babacağım, hani senelerdir Onun hasretiyle yanıyordunuz. Şimdi kapınıza gelmiş, içeri almıyorsunuz, hikmeti nedir?" dedi.
Ahmed bin Hanbel;
"Evet haklısın" dedi.
"Ama korkarım ki, Onu gördükten sonra ayrılığına dayanamam. Onun kokusu için bir ömür harcadım. Onu ben, hiç ayrılmak olmayan yerde görmek isterim" buyurdu.
www.gonulsultanlari.com