Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr


Şu taş altın olsa
15.02.2012

Şam evliyâsından Ahmed Nahlâvî hazretleri "rahmetullahi aleyh" talebeleriyle birlikte Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin kabr-i şerîfini ziyârete gitmişti.
Ziyâretini yaptı.
Orada oturdu.
Bu sırada talebeden biri, kucağında büyükçe bir "taş" getirip bu zâtın önüne koydu ve; "Efendim! Şu taş altın olsa, ihtiyâçlarımızı karşılardık" dedi.
O da taşa baktı.
Ve talebelerine;
"Allahü teâlânın öyle kulları vardır ki, bir taşa nazar etseler, o taş altın olur" buyurdu. Taş, Allah'ın izniyle "altın" oldu.
Sonra taşı getirene;
"Al götür" buyurdu.
Talebe kaldırmak istediyse de yerinden kımıldatamadı. Bunun üzerine hazret-i Nahlâvî tekrar nazar edince altın tekrar "taş" oldu.
"Şimdi kaldır" dedi.
O zaman kaldırdı.
Nahlâvî hazretleri talebeye dönüp; Taşı altın yapmak mühim değil. Zira bunu, bozuk insanlar da yapabilir" buyurdu. "Ne mühimdir hocam?" dediklerinde; "Mühim olan, islâmiyyeti öğrenmek ve öğrendikleriyle amel etmektir" buyurdu.

NEREYE GİDECEKSİNİZ?

Vezîr Süleymân Paşa, bu zâtın bulunduğu yere vazifeli gelmişti. Nahlâvî hazretleri, Onun ziyâretine gitti. Vezîr karşıladı. İltifatta bulundu. Bir müddet sohbet ettikten sonra vezîr burada işinin bittiğini bildirerek ayrılmak için hazret-i Nahlâvî'den izin istedi.
O da sordu vezîre:
"Yolun ne tarafa?"
"Sultânın emrettiği yere" deyince, "Hiç kimse yarın ne olacağını, ne göreceğini bilmez" meâlindeki âyet-i kerîmeyi okudu. On beş gün sonra vezîrin vefât haberi geldi.


www.gonulsultanlari.com