Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Sana inanmıyorum
19.02.2012
Amasya'da yetişen velîlerden Alî Hâfız hazretlerinde "rahmetullahi aleyh" nefes darlığı hastalığı vardı. Yeşilırmak kıyısında yetişen bir bitkinin yapraklarını kıyardı.
Sonra sarardı.
Ve öyle içerdi.
Birgün nefes darlığından rahatsız olup yattığı sırada, talebeleri ve sevenleri onu ziyârete geldi. O hemen ayağa fırlayıp, onlarla çok neşeli bir sohbete girdi.
Misafirler gitti.
Hanımı geldi.
Ve hışımla yanına girip; "Efendi! Ben senin hastalığına inanmıyorum" dedi. Alî Efendi de; "Hanım! Ne yapayım. Onlar gelince, Allahü teâlâ bana bir şevk veriyor, şifâ veriyor, sıhhat buluyorum" dedi.
SAZ ÇALIYORDU
Talebelerinden biri, Alî Hâfız'ı görmeden önce, elinde saz, köy köy dolaşır, saz çalıp türkü söylerdi. Bir gün, Alî Hâfız Efendi'nin ismini duyup, yanına gitti. Aklında arz edeceği bâzı suâlleri vardı.
Fakat soramadı.
Çünki unutmuştu.
Alî Hâfız Efendi onun soracağı şeyleri, o sormadan teker teker cevapladı, uzun uzun anlattı. O bu kerameti görünce Alî Hâfız Efendi'nin mübârek bir zât olduğunu anladı.
Onu çok sevdi.
Hayrânı oldu.
Talebesi olmak istedi. Ali Hâfız Efendi kabul edince; Ama bir şardım var efendim" dedi. "Nedir şartın?" deyince de; "Saz çalmama müsâde edeceksiniz" dedi.
Alî Efendi de;
"Pekâlâ" dedi
"Çal çalabilirsenl!" Ancak sohbetlerin tesiriyle kalbinden saz çalma arzusu tamâmen çıktı. Çalmak istedi ise de çalamadı artık. Zîra Alî Hâfız Efendi; "Çal çalabilirsen" demişti ona.
www.gonulsultanlari.com