Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Hazret-i Mevlânâ'nın müjdesi
9.05.2012
(Dünden devam)
Selçuklu hükümdârı, sarayında toplantı yaparken dış kapıda bir sesler duyuldu.
Biri, içeri girmeye zorluyordu.
Onyedisinde bir gençti bu.
Altında yağız at,
belinde yalın kılıç.
Üstü başı toz topraktı.
"Uç beyinden Pâdişahımıza nâme getirdim" dedi.
Lâkin muhâfızlar;
"Giremezsin!" dediler.
O anda nur yüzlü bir zât geldi kapıya.
Celâleddîn-i Rûmî
"rahmetullahi aleyh"
Nöbetçiler Onu görüp kenara çekildiler.
Hazret-i Mevlânâ sordu:
"Evlât! Kimsin sen?"
"Gâzi Ertuğrul Bey'in oğluyum efendim, adım Osmân" dedi.
"Beyliğiniz nerdedir?"
"Söğüt'te efendim"
"Bir haber mi getirdin uç Bey'inden?"
"Evet efendim"
"Gel benimle!" dedi.
Ve tekkeye doğru yürüdü.
Osmân da arkasından.
Tekkeye vardılar.
Hazret-i Mevlânâ;
"Evlât! İçinden devamlı Fâtiha'yı oku!" buyurdu.
Az sonra sordu:
"Kaç tâne okudun?"
"Onsekiz oldu efendim"
"Bu kadar daha oku" buyurdu.
Sonra tekke'de
olanlara dönüp;
"Pâdişahlık, yakında Selçuklu'dan bu gence geçer. Osmân'ın soyundan, otuzaltı gözü pek, âdil ve kudretli sultânlar gelir. Kuracağı devlet uzun yaşar ve islâma çok büyük hizmet yaparlar" buyurdu.
Hazret-i Mevlânâ
sözlerini bitirdi.
"Âmin Âmin!" sesleri yükseldi.
www.gonulsultanlari.com