Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Gerçekleşen rüyâ
16.05.2012
Hazret-i Mevlânâ Osmân Gâzi'ye büyük bir müjde vermişti. Şimdi O, bu müjdeyi düşünüyor ve heyecanlanıyordu.
Öyle ya;
bir devlet kuracaktı.
Neslinden, otuzaltı pâdişah gelecek ve İslâma büyük hizmet yapacaklardı.
Mevlânâ dediyse,
bunlan olacaktı.
Bir gece rüyâ gördü.
Bir yılan genç ve güzel bir kıza saldırıyor, kız ise; "İmdât!" diye bağırıyordu.
Bir aralık göz
göze geldiler:
Aman Allahım. Gözler bâdem yeşili, ay parçasıydı yüzü. Kırmızı lâlelerle işliydi baş örtüsü.
Yılanı öldürüp, bindi atına.
Kızı aldı arkasına.
Ezân sesleriyle uyandı.
Sabah namazı kılındı.
Babası Ertuğrul Bey
kendisine seslenip;
"Osmânım! Âbeyin Savcı Bey'le birlikte şeyhim Edebâli'ye gidin. Sohbetini dinleyip istifâde edin" dedi.
Atlara atlayıp çıktılar.
Osmân bey yolda
şüpheli birini görüp;
"Niçin saklanıyorsun?" diye sordu.
O ise kaçmaya başladı.
Yakalayıp tehdît edince;
"Ben, Eskişehir beyi'nin adamıyım. Bizim bey, Şeyh Edebâli'nin kızını istedi. Vermeyince, "Kaçırın!" dedi ve bu işle beni görevlendirdi. Şimdi gelirler, onları bekliyordum " dedi.
Hakîkaten az sonra,
Şeyh Edebâli geldi.
Yanında hanımı ve
kızı Mâl hâtun vardı.
Osmân Bey o kızla
göz göze geldi bir an.
Geceki rüyâyı hatırladı: Gözler bâdem yeşili, ay parçasıydı yüzü. Kırmızı lâlelerle işliydi baş örtüsü. (devamı yarın)
www.gonulsultanlari.com