Menkîbeler
Abdüllatif Uyan / abdullatif.uyan@tg.com.tr
Ey ana! Hâlin nedir?
23.05.2012
Hicretden yirmiüç yıl önce hazret-i Alî'nin "radıyallahü anh" vâlidesi Fâtıma hâtun bir gece rü'yâ gördü.
Eline dört kılınç verdiler.
Biri suya düşdü.
Biri havâya uçtu.
Biri düşüp kırıldı. Dördüncüsü, elinde koca bir "arslan" oldu ki, heybetinden kimse yanına yaklaşamıyordu.
Resûl-i Ekrem
"aleyhisselâm"
hazretleri, aslanı tutup,
kendine boyun eğdirdi.
Arslan da Ona itâ'at etti.
Ve yüzünü o Server'in mubârek ayaklarına sürüp, hizmet-i şerîfinden hiç ayrılmadı.
Aradan dört ay geçti.
Resûl-i Ekrem
"aleyhisselâm"
Efendimiz bir gün Fâtıma hâtun'un benzine bakıp; "Anacığım, bu hâlin nedir?" buyurdu.
Fâtıma hâtun
cevâbında;
"Ey oğul! Hâmileyim. Duâ et, doğacak çocuğumuz oğlan olsun" dedi.
Server-i âlem
"aleyhisselâm;
"Bir şartla duâ ederim" buyurdu.
Fâtıma hâtun sordu:
"Şartın nedir oğul?"
Resûl-i ekrem
"aleyhisselâm"
"Doğacak bebeği bana bağışlarsan duâ ederim" buyurdu.
Fâtıma hâtun
çok sevinip;
"Ey oğul! Vallahi bu oğlanı sana nezr etdim. Doğunca senin olsun" dedi.
Ebû Tâlib de
aynı fikirdeydi.
"Oğul, ben de bu oğlanı sana nezr eyledim. Doğduğunda senin olsun!" dedi. (devamı yarın)
www.gonulsultanlari.com